Günümüzdeki sınavların
Kitap okumanın en önemli faydalarından biri de insana kendini tanıma
Okuma oranımız yok denecek kadar az.1933 Nazi Almanya`sında,
Kitap ömrü uzatmanın
Kitabı okumak için ona dokunmak gerekir. Kapağına, sayfalarına daha okumadan tanışmalı, sevgimizi tokalaşma tadında merhaba diyerek sımsıcak bir dosta kavuşma, hasretten sonra vuslata erme edasıyla yapmalıyız. Âşıkların maşuklarıyla buluşması gibi her kitap bizi yeni bilgilerle ve tecrübelerle buluşturacağından her gün düzenli okuma sayfamız veya saatimiz olmalı. Sevgilimizi bekletmemek gerekir. “Kitap okumaksızın geçen üç günden sonra konuşma tadını kaybeder.” derken Çinliler haksız da sayılmazlar hani?
Japonya`da bir gazete 11 milyon satarken Türkiye`de günlük yayımlanan tüm gazetelerin baskı sayısı 5 buçuk milyona bile ulaşmıyor. Bir Japon bir yılda ortalama 25 kitap okuyor. Bir İsviçreli bir yılda ortalama 10 kitap okuyor. Bir Fransız bir yılda ortalama 7 kitap okuyor. Türkiye`de 1 yılda 6 Türk 1 kitap okuyor. Öncelikli ihtiyaçlarımız arasında kitap okuma ihtiyacımız tam 235. sırada yer alıyor. 235.sıra… Maalesef okumuyoruz.
Yavuz Sultan Selim Han döneminde Osmanlı devleti dünyanın en zengin ve en güçlü devleti idi. Oysa günümüzde batlılardan borç para dilenir durumdayız. Neden mi? Çünkü 8 yıllık kısacık saltanatına kıtalar fethini sığdıran koca sultan Yavuz Sultan Selim Han, develere yüklettiği kütüphanesini bir an olsun yanından ayırmazdı. Şehzadelik döneminde 3 saate indirdiği uykusuyla günde 8 saatini kitap okumaya ayırmıştı. Türkiye`de ise 5139 genç üzerinde yapılan araştırmaya göre; gençlerin %69`u adını hatırlamayacakları kadar uzun zamandır kitap okumadıklarını söylemişlerdir. Durum ortada.
Eski Sosyalist Rusya`nın devrimcisi Lenin, Sibirya sürgününde Marks`ın Das Kapital kitabını Sibirya`nın dondurucu soğuğunda 1000 kez okurken, muhteşem bir medeniyetin vârisleri olan bizler neyi kaç defa okuyor ve okuduklarımızı ne ölçüde hayata geçirebiliyoruz!
Unutulmamalıdır ki okuduğumuz her kitabın sayfaları yıllar süren tecrübenin ürünüdür. Hayatını bugün için değil, yarınlara hazırlayan ve gelecekte büyük işler başarmaya azmetmiş istikbalin seçkin insanlarına sesleniyoruz;
`Ey kendini insan bilen kendini oku! Yoksa hayvan ve cansız taş gibi insan olma ihtimali var. Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez.` Cümlelerini defalarca oku! Çünkü tüm okumalar kendimizi okuma adınadır. Beğenilen insanları diğer insanlardan ayırt eden bu özellikleridir.
İnsan çok zengin olup iflas edebilir. Büyük bir makamda olup makamını kaybedebilir. Ama okuma sayesinde elde edilen bilgi ve onun getirmiş olduğu itibar mezara kadar devam eder. İnsanlar arasında faydalı işlerle yâd edilmek istiyorsanız, sizi hiç terk etmeyecek asil bir konumunuz olmasını, âlim ve ilmiyle amil olmak istiyorsanız çok okumalısınız.
Şairimiz Necip Fazıl Kısakürek, okumayı; kendimizle iç içe olmaya ve dışarıdan yapılanların içimizde hissetme hali olarak şu mısraları söyler:
`Kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum;
Bir kuş bir kuş öldürse ben can çekişiyorum...`
Bugün için, yarın için, mutlu bir gelecek için, derslerimiz için, ülkemiz için ve Dünya insanlığı için kültürlü olmalıyız. “Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekâyı geliştirmektir” .Öğretmeni, velisi, öğrencisi her gittikleri yere ellerinde bir kitapla gitmelidirler. Tek yol okumak, düşünmek, anlamak, uygulanabilir projeler üretmektir
"Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez" diyor Victor Hugo ama bizde o tutuşma olmuyor bi türlü herhalde.
YanıtlaSil